Geçtiğimiz günlerde haberlerimizi yakından takip edenler ilçedeki bir siyasi partinin delege seçimlerini de haberlerimizden okumuş olmalı. Bu partimizin delege seçimlerinde de bir takım gelişmeler yaşandı. Partinin bir kanaat önderi delege seçimlerini eleştirirken mevcut yönetimin üyenin tamamına ulaşamadığını aktardı. Diğer bir kanaat önderi de delege seçimlerinin normal şartlarda sürdüğünü söyledi. Partinin tabanına kanaat önderlerince iki farklı görüş ortaya sunulması biraz kafaları karıştırdı.
Bizde bu durumu haber sayfalarımıza taşıyınca olayın günah keçisi olduk. Kanaat önderlerinden biri bize sözlü olarak açıkladığı konuşmalarını ben bunları söylemedim diyerek durumu kurtarmanın telaşına girdi. Hal böyle olunca da kendini hem yönetimine hem de partililerine anlatmakta hayli güçlük çekti.
Evet, yazımın başında da net olarak aktardım. Kanaat önderleri dik durabilmeli. Söylediğinin arkasında olmalı. Yani dün dündür bu gün bu gündür dememeli. Böyle derse kendince siyaset yapmış olur ancak tabana inandırıcılığı kalmaz. Karamürsel bu tür yaklaşımları şu üç yıldır çok yaşadı. Bunun sıkıntısını da hala yaşıyor. Dik duruş gösterilmeyen söylemler ilçenin kaderinde hep olumsuz yönde etkileyici oldu.
Bunu da en çok ilçeye yapılması düşünülen üniversite söylemlerinde çok gördük. Kanaat önderleri diğer bir deyişle tabanın sesi olan kişiler hep bir şeyler söylediler ancak söylediklerinin arkasında olmadıklarından söylemlerini bir türlü icraata dökemediler. Sadece söylemiş oldular. Şimdi Karamürsel'de halk bu ilçeye neden üniversite yapılamadı sorusuna hala cevap bulabilmiş değil.
İşte böyle bir ortamda halk söyleyenin söylediğini takip ettiği ve konuşmalarının arkasında durduğu siyasi profili özlüyor. Beklentiler de bu yönde. Sorunların gerçek çözümleri de söylenenin yapılanla bir olduğu günlerde. Kaybedilmiş çok şey yok. Yinede çalışmak, çalışmaktır bize yakışan. Bırakın başkaları da konuşan tarafta olsunlar.
Hoşçakalın;
Neslihan Başak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder